Sayfalarım

6/27/2010

Eskiye Özlem???

Çocukluğumu düşünüyorum, yazları tatile gittiğimiz zamanları özellikle. Bütün gün  çıplak ayakla gezerdim.. Taş, çubuk, ot; ne bulursam oynardım. Kardeşimle fındık toplardık köye gittiğimizde. Yarış haline getirmiştik kim daha çok toplayacak diye. Dere kenarına giderdik ayaklarımı sokardım suya, çok hızlı aktığı için yüzmeye korkardım. Taş atardım derenin karşı kenarına. En uzağa atmaya çalışırdım, kollarım kopardı ama her seferinde daha ileriye gittiğini görünce taşların daha da coşardım. Yüzmeye korktuğum için babamı izlemekle yetirnirdim hep. Kardeşim daha cesurdu yüzme konusunda benden. Daha önce öğrendi zaten yüzmeyi =) Diyorum ya çok küçüktük o zamanlar.
Bir sene köye gitmek yerine Bursa'ya gitmiştik. Teyzemlerin yazlığı vardı orda. O zamanlar yeni yeni öğreniyordum yüzmeyi. Sabahın köründe kalkıp mayomu giyinip annemin başına dikilirdim denize gidelim diye. Yine o günlerden birinde annemle çıktık evden kardeşimle kuzenim de vardı yanımızda. Ben yine çıplak ayakla koşa koşa gidiyordum denize. Ayaklarımı hep camlar kesmiş o gün çok geç farketmiştim kesikleri. Hevesliyim ya yüzebildiğimi göstermem gerekiyor ordaki herkese. Öyle hızlı koşuyorum ki etrafımdaki hiçbirşeyi görmüyor gözüm -O zamanlar jet gibi koştuğumu sanıyorum-. Kumlarla aramda sadece yol kenarındaki ince şerit halindeki kaldırım taşları kalıyor. Ama ben -o kadar hızlı koşuyorum ki- kaldırım taşlarını görmeyip ayağımı vuruyorum ve uçmaya başlıyorum bir anda. Yere konduğumda her yerim kum olmuş ellerim, dizlerim, çenem herbir yanım acımış ve sızlıyor. Ağlamadım en başında bunu çok net hatırlıyorum. Annem geldi yanıma telaşlı, yaraların üstündeki kumları temizliyor. Yaşlı bir amca geldi yanımıza, doktor olduğunu söyledi ve kendi torunu da benim gibi sürekli düşüp kalktığı için yaralarını temizleyecek bir antiseptik taşıyormuş yanında. Sprey gibi birşeydi. Biraz yakar dayanabilir misin dedi. Ben başımı salladım sadece, tedirgin olmuştum. Haklıymışım da spreyi sıktı ve her yanım deli gibi yanmaya başladı. İşte o zaman ağlamaya başladım annemin ellerinden kaçıp denize koşmuşum yine. Denize girersem geçirir acısını sanmışım, haliyle yanılmışım. Girdiğim gibi geri çıkmışım denizden ağlaya ağlaya.
Yine de çok güzeldi o günüm denize istediğim gibi girememiştim ama bütün gün istediğim kadar dondurma yemiş, çevredeki bütün parklarda oyun oynamıştım.
Keşke diyorum bazen eskisi gibi, düştüğümde yine yaralarıma mikropları öldürebilecek ilacı süren birileri olsa ve sonra bütün gün elimde dondurma çevredeki parkları gezebilsem.. 

6/23/2010

NE kötü..?

Herşey yenilensin dediler bugün hayatında, yeniden başla kop git geçmişinden..
Bi söyler misiniz bana nereye gidiyorum geçmişimden kopup?
Hadi koptum diyelim bir şekilde ama beni ben yapan şeylere ihanet etmiş sayılmaz mıyım o zaman?
Ya da kim garanti edebilir bana ilerde daha güzel şeyler yaşayacağımı?
Bunların cevapları elimde olmazsa kopmayı deneyemem bile galiba

6/16/2010

Dibidipdibipbiiiiip...

Bugün minicik bi elbise giyindim çıktım evden. Güzel hissetmek için giyinmedim sadece ferah olsun havadar olsun dedim.
Yauvv evden bi çıktım insanlar dik dik bakıyo dedim acaba elbisenin eteği donuma sıkıştı da dötü açıkta mı bıraktım. Kontrol ettim o da değil. Sabah mahmurluğundan dicem ama jetonum köşeli galiba geç düştü. Adamlarım meğersem dibi düşmüş, hatunlar da ne kaşar kız diye pis pis bakışlar atar dururmuş.
Sinirlenmedim hiç, zaten oldum olası hoşlanmışımdır insanların beni beğenmesinden ama bu başka, beğenilmek gibi bir kaygım onun için özel bir çabam yoktu. Selülitlerim falan da pis pis görünüyodur o ara.
Saldım çayıra mevlam kayıra gezdim durdum öyle. Eve geldim sonra. Kimse yoktu. Ohh dedim kendi kendime insansız yer ne güzelmiş meğersem, farketmemişim ama nasıl daralmışım bütün gün..
Allaam ne güzel evim var benim miss gibii yumuklu yumuklu yastıklarımın arasına attım kendimi gel keyfim gel =)

Ve güneş doğar...

Aldım elime kahvemi çektim koltuğumu balkona bahçemi izledim bütün gece.. Yavaş yavaş sabah oldu, kuşlar cıvıl cıvıl hepsinin yavruları bağrışıyor. 2 sene önce elime doğan bahçe kedimin yavruları olmuş, takmış peşine geziyor öylesine. Nasıl da güzel kokuyor toprak. Ağaçlar daha bir güzel görünüyor. Küçücük kiraz ağacı 3-4 gün önce çıkan fırtınanın izlerini taşıyor hala. Çileklerim de olmuş. Gidip toplarım belki bugün ama biraz daha izlemem gerek. Güneş tamamiyle doğana kadar oturmam gerek.
İstiyorum ki bu güzel görüntü, bu güzel saatler hiç geçmesin. Ben elimde kahvemle küçük bahçemi seyredeyim. Kimse gelip kirletmesin.

6/11/2010

Sevgili Blogum;

Y*rrak gibi birgün geçirdim bugün. İşe gittim inanılmaz bir moral bozukluğuyla. İstedim ki işimin arasında kitap okuyayım kendimi dinleyeyim ama bir türlü izin vermediler. Sinir krizi geçirttiler üstüne. Neden yaptılar çünkü onların benim derdimi anlayacak durumları yoktu biri evli mutlu evinin borcunu ödeyip, çocuk yapıp daha da mutlu olmayı düşünüyor; diğeri zaten içip sıçmaktan başka birşey düşünmediğinden anlayacak hali kalmamış. Güldüler bana. Neyse işten çıktım, eve doğru yürümeye başladım sonra farkettim ki anahtarımı yanıma almamışım. Göt gibi kaldım yolun ortasında. Su'yla Başak'ın yanına gideyim dedim. O arada annemi ararım eve erken gelir ben de miss gibi evime yollanırım diyordum. Kendi halimde takılasım var ya ondan.Ama kızların yanına gittiğimde farkettim ki ikisi de hazırlanıyor dışarı çıkacaklar. Sen de gel dediler -sinirim de bozuk ya- mızıttım yine "ben balkondan atlicam evime" dedim çıktım ordan annemi arayıp haber vereyim dedim kadın yollarda acele edip perişan olmasın diye annem kızım istersen dene ama ben kapıları kitlemiştim dedi. Yine göt gibi kaldım. Su'yu aradım tekrar kendi kendime sövdüm bi ton o da dinledi zavallım. Gel gel dedi yanıma. Ben de e hadi geliim tek başıma yağmurun altında öksüz gibi oturacağıma takım elbisem, topuz yapılmış saçlarım üstüne gözlüğümle sekreter tribiyle gezineyim kendime geleyim dedim. Zira öyle de oldu. Sonra oturduğumuz yerden dışarı bakarken eski sevgilimi gördüm. Çemkirdim camdan duymadı, aradım ben de yolundan döndürdüm gelip bizimle oturdu. O da keyif verdi bana pek hoştu. Sonra Datlım Su'yla börgırkinge gittik ikişer hamburger hüplettik ben üstüne top kek de yedim daha süper oldum. Annişim aradı ben evdeyim kızım yağmur dinince koş gel diye yağmur dinmeden koşup çıktım. Canımın içi annemle oturup aşk-ı memnu izledim. behlülü gördüm ne taş dedim. 3 gün önce çalışırken gördüğümde de aynı şeyi söylemiştim. O ne vücut öyle lan amaniin eski basketbolcu olmanın verdiği bi havası var benim gözümde, izlerdim eskiden ben onu :p
Neyse işte sonra bilgisayarın başına geçtim sakin sakin müziklerimi açtım. Kokocamboyu aldım yanıma sarıldım, öptüm bi ton .. Bir süre çok azcık romantik, biraz melankolik, deli gibi nemfoman ve bayaaa seksi takılmayı planlıyorum haberiniz ola..